Siz hiç içiniz koskoca bir hayır iken dışarıya gülümseyerek evet dediniz mi?
Peki ya sonrasında kendinizi nasıl hissettiğinizi hatırlıyor musunuz ?
İnsan iletişiminin vebası ‘hayır diyememek’ günümüzde sanılandan çok fazla kişinin hayatın her alanında yaşamış olduğu bir sorun. Hayır diyememek toplum tarafından her ne kadar kibarlık olarak atfedilse de aslında ciddi bir psikolojik bir sorundur.
Peki Neden ‘Hayır’ Diyemiyoruz?
Hayır diyememenin altında yatan en temel neden yetiştiğimiz çevredir. Düşünce ve davranışlarımızın hamur gibi şekillendiği ilk zaman çocukluk dönemimizdir. Bu dönemde anne, baba ya da çocuğa bakım veren başka biri var ise o kişinin çocuğa karşı olan baskıcı tutumu çocukta zamanla özgüven eksikliğine yol açar ve bunun sonucunda “hayır dersem bana kızarlar, beni sevmezler ve onaylanmam.” temel inancı gelişir.
Aileler ile yapılan çalışmalar ve bireysel terapi seanslarında da sık sık görüldüğü gibi baskıcı, çocuğun isteklerini görmezden gelen, kendi beklentilerini çocuğa empoze eden, çocuk adına konuşan çocuk adına seçen ve çocuğun büyüyüp bireyselleşme sürecini kabul etmekte zorlanan ailelerde büyüyen kişilerin ‘hayır’ demekte oldukça zorlandığı gözlemlenmiştir. Bu çarpıtılmış inanç çocuk büyüdükçe okul ve iş ortamında iyice kemikleşmekte sonrasında ise kişide hayır diyememekten dolayı ortaya çıkan bedensel ve psikolojik yakınmalar meydana gelmektedir.
Hayır diyemeyen kişiler, eğer hayır derlerse sevdiklerini incitmekten korkma, onaylanmama korkusu, işini, arkadaşını kaybetme kaygısı ve toplum tarafından dışlanma ve reddedilme inancına sahiptirler. Bu inanç elbette ki gerçekçi değildir fakat çocukluk döneminden gelen kalıplaşmış bir inancı, düşünceyi bırakmakta ve yerine sağlıklı olan bir inanç, düşünce geliştirmekte zorlanıldığı ve duruma ilişkin kişinin farkındalığı gelişmediği için tüm bu korku ve kaygılar kişilere oldukça gerçekçi gelmektedir.
Onaylanma ve kabul görme ihtiyacı bize çocukken çok sık kullandığımız ‘hayır’ kelimesini büyüdükçe unutturuyor. Çünkü ailemiz ve çevremiz tarafından takdir edilme ve sevilme ihtiyacı duyuyoruz. Eğer hayır dersek, bize kızacaklarını, anne, babamızın üzüleceğini veya bizi cezalandıracağına dair endişe taşıyoruz.
Bu inanç ve endişe gün geçtikçe katlanarak büyüyor, yetişkinliğe kadar geliyor ve sonra bakıyoruz ki aslında hiç istemediğimiz yerlere gidiyoruz, hiç istemediğimiz insanlarla vakit geçiriyoruz, hiç istemediğimiz şekilde davranıyor ve hiç sevmediğimiz işlerde çalışıyoruz. Tüm bunları sırf o anda ‘hayır’ diyemediğimiz için yapıyoruz.
Sağlığınızı korumak için başkasına ‘Evet’ derken kendinize ‘Hayır’ demediğinizden emin olun.
Hayır diyemeyen kişiler sınırlarını koruyamaz, gerçekte istediği şeyleri yapamaz ve hatta başkalarını memnun etmek için o kadar çok istemediği şeyleri yapar ki bir zaman sonra kendisi de ne istediğini bilemez hale gelir.
Hayatımızda sürekli olarak başkaları için bir şeyler yaptığımız sürece, kendimize asla yetişemeyiz. Bu durum kişiyi zamanla strese sokar, kişinin özsaygısını düşürür ve depresyona sürükleyebilir. Bir talebi reddederek, bir düşünceyi onaylamayarak kabul görmeme ya da sevilmeme riskini de taşırız fakat bu bizimle değil karşı taraf ile ilgili bir durumdur.
Herkesi memnun etmemiz mümkün değildir, gerçekçi bir yaklaşım da değildir. “Herkes tarafından kabul görmeliyim ve sevilmeliyim” şeklinde bir inancınız varsa, gerçekten hissettiğiniz ve düşündüğünüz gibi davranamazsınız ve bu zamanla sizi siz olmaktan çıkarır başkası için yaşar başkası için çalışırsınız. Hayır diyebildikçe rahatladığınızı ve kendinizi bulduğunuzu hissedip, istemediğiniz şeylere artık daha kolay hayır diyebilmeyi öğrenecek ve bunun sizden bir şey götürmediğini fark edeceksiniz.
Hayır diyebilmek her yaşta öğrenilebilen sosyal bir beceridir. ‘Hayır’ diyebilme konusunda zorlandığınızı ve ruhsal olarak yıprandığınızı düşünüyorsanız en kısa zamanda bu konuda bir uzmandan psikolojik destek almanız ileride yaşanabilecek olası fiziksel ve ruhsal hastalıkları önleyebilmek ve mevcut olan hastalığı ilerlemeden iyileştirebilmek adına oldukça önem arz etmektedir.